26 Nisan 2012 Perşembe

Çocukların Bilgisayar Kullanmasının Yararları ve Zararları

Çocukların Bilgisayar Kullanmasının Yararları ve Zararları
 
1.Çocukların Bilgisayar Kullanmasının Yararları 


 
 
 
2.Çocukların Bilgisayar Kullanmasının Zararları

          Bilgisayarların yetişkinler kadar, çocuklar üzerinde de etkileyici, kendine bağlayıcı bir etkisi vardır. Zaman zaman çocuklarımızın bilgisayar karşısında büyülenmiş gibi saatlerce durduklarını farkederiz. Bu gücün etkisini tam olarak bilemediğimiz için, bu sürede çocuğu gözlemek ve denetlemek gerekir. Aşağıda bilgisayardan kaynaklanabilecek bazı olumsuz durumlar verilmiştir:

Eğer bilgisayardaki yazılım programı (software) çocuğun yaşına uygun değilse, çocukları hayal kırıklığına uğratabilir ve bilgisayarın başarısızlıkla özdeşleşmesine yol açabilir.Yaşına uygun olmayan yazılım programlarını kullanan çocuklarda; şiddet kullanma, kaba bir dil kullanma, izlediği hızlı grafik ve animasyonlardan dolayı aşırı hareketlilik gibi etkiler görülebilir.

Uzun süreli bilgisayar kullanmak çocuklarda fiziksel problemlere yol açabilir. Bu problemlerin başında; göz rahatsızlıkları, radyasyonun olumsuz etkileri, duruşta ve iskelet yapısında bozukluklar gelmektedir.
Özetle, bilgisayar ve internet kullanımının olumsuz etkilerini yok etmek için, ebeveynlerin yakın denetimi ve kontrollü yönlendirmesinin şart olduğu söylenebilir.
 
 

3.Çocukların Hayatında Bilgisayarların Yeri Ne Olmalıdır?
            Bilgisayarların birçok yararları olduğu ve ebeveynler tarafından kullanımının denetlendiği düşünülürse, bu teknolojinin çocukların gelişiminde olumlu bir etkisi olduğu söylenebilir. Ancak bilgisayarların, çocuğun ihtiyaç duyacağı tüm deneyimleri sağlayamayacağı, aşırı kullanımı durumunda çocuğu sosyallikten uzaklaştırıp çevreden koparabileceği unutulmamalıdır.

Bilgisayarın; resim, kum, su, kitap, yazma materyalleri gibi çocukluk döneminin vazgeçilmez materyallerinin sadece destekçisi” olduğu daima akılda tutulmalıdır. Başka bir deyişle, bilgisayar okuma, problem çözme ve yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmek için bir araçtır. Kum, yap boz ve boyama kalemleri ile yaşanan somut deneyimlere, bilgisayar değişik bir boyut katar. Yine de çocuğun bu deneyimleri akran ve arkadaşlarıyla yaşamasının önemi unutulmamalıdır.

Gözlemlere göre çocuklar diğer oyunlar ve bilgisayar ile geçirecekleri zamanı anlık ilgilerine göre ayarlamaktadırlar. Küçük çocuklar genellikle bilgisayarın karşısında 15 dakikadan fazla oturmamakta, günde birkaç kezden fazla bu aktiviteleri Bu bilgilere dayanarak bilgisayarın akılcı bir biçimde kullanıldığı zaman çocuklar için yararlı olabileceği söylenebilir. Çocukları bilgisayar başındayken onlara yol gösteren, yardımcı olan veliler çocuklarının güvende olduğundan emin olabilirler.
 

Bilgisayar Sağlığımıza Zararlımı?

              Bilgisayar Sağlığımıza Zararlımı?

              Her geçen gün yaşamımızda daha çok yer bulan bilgisayarlar, olumlu bir çok katkının yanı sıra, bir kısım sağlık sorunlarına da neden olmaktadır. Bu sorunlar oldukça yaygın olarak görülmekte, önemli işgücü ve ekonomik kayıplara neden olabilmektedir. Buna karşın alınacak bazı önlemlerle önemli ölçüde bu sorunlar azaltılabilecektir.
Amerika Birleşik Devletler (ABD) İş İstatistikleri Bürosu verilerine göre, bilgisayar kullanımına bağlı sağlık sorunları (yineleyen zorlayıcı travmalar-TZT) nedeniyle başvurular işle ilgili hastalıkların %64'ünü oluşturmakta, yıllık 20 milyar dolarlık harcama gerektirmekte, aynı zamanda iş veriminde düşüşlere neden olmaktadır.
Tüm dünyada bilgisayar kullanımı giderek yaygınlaşırken, bilgisayar kullanımının sağlık üzerine etkileri de sağlıkçıların gündemine girmeye başlamıştır. Bu sorunlar arasında göz ve kas iskelet sistemi sorunları önde gelirken, kişilik, sosyal ve ruhsal durum üzerine de etkileri olabileceği düşünülmektedir.
Oturma pozisyonlarından tutunda, klavyenin durduğu yere, ekranın parlaklığından, oturduğunuz sandalyeye kadar her şey önemlidir.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Kirazlı, son zamanlarda bilgisayar kullanımından dolayı rahatsızlanıp kliniklerine başvuran çocuk hasta sayısında önemli artışlar olduğunu söyledi. Yeşim Kirazlı, bilgisayarda oyun oynayan gelişim çağındaki çocuklarda gelişme bozuklukları meydana geldiğini belirtti. Kirazlı, "Son zamanlarda bilgisayar kullanımından dolayı rahatsızlanıp kliniğimize gelen çocuk hasta sayısı korkunç boyuta ulaştı. Her ay 20'yi aşkın çocuk tedavi olmak için kliniğimize başvuruyor."dedi.
Bilgisayarın çocukların gelişimi için iyi olduğunu, ancak çocukların saatlerce oyun oynamalarının onlarda kalıcı rahatsızlıklara neden olduğunu dile getiren Yeşim Kirazlı, şu bilgileri verdi: "Çocuklar eskiden hareketli oyunlar oynuyorlardı. Son zamanlarda bilgisayarın karşısında oturarak saatlerce oyun oynuyorlar. Hareket yapma yerine bilgisayarda uzun süre oyun oynamaları gelişme çağında oldukları için tepe kemik kitlesinin azalmasına yol açıyor. Bu da ileride kemiklerde kırılmalara sebep oluyor."



Aşırı bilgisayar kullanımına bağlı olarak ortaya çıkabilen şikayet ve bozukluklar ve bunlardan korunmaya yönelik öneriler:

Tekrarlayıcı harekete bağlı bozukluklar
El bileği sendromunda median sinir el bileği hizasında içinden geçtiği el bileği kanalında sıkışır, yapısı bozulur ve işlevini yapamaz. Median sinir, küçük parmak ve yüzük parmağının dış yarısı hariç, elin iç yüzünün duyarlığını ve el ayası içindeki bazı kasların ve baş parmağı hareket ettiren bazı kasların çalışmasını sağlar. Median sinir görevini yapamayınca elde uyuşukluk ve ağrı, başparmak hareketlerinde ve el sıkma gücünde azalma ortaya çıkar, el becerisi bozulur, incelik gerektiren el işleri yapılamaz. Eldeki ağrı nedeniyle kişi geceleri uyanır, elini sallayarak ve silkeleyerek ağrıyı bir oranda azaltmaya çalışır. Olay bir kere geliştikten sonra tedavisi güç bazen da başarısız olduğundan hastalık hakkında önceden bilgili olup ortaya çıkışını önlemek en iyi yoldur.





Aile bireyleri arasında iletişimde aksama
İnternet tutkunu çocuğuna, arkadaşlarına eşine vereceği zamanı sanal dünyaya verir. Eve gelince ilk işi bilgisayarı açmaktır. Ev işlerini ihmal eder. İşinde, okulda bilgisayarla ilgili hayaller kurar. Sanal dünyayı gerçek dünyadaki ilişkilere tercih eder. Bilgisayar tutkunluğu nedeniyle çevreden eleştiri ve uyarılar alır. İstediği halde bilgisayara olan ilgisini sonlandıramaz., bilgisayardan ayrı kalamaz. Bilgisayardan ayrı kaldığında sinirlilik, çöküntü, neşesizlik gibi durumlar ortaya çıkar. Bilgisayar tutkununun bilgisayarla ilgili davranışları internet bağımlılığı bölümünde daha ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

İş verimi ve okul başarısında düşme
İnternet tutkusu nedeniyle mektuplar açılmaz., gazeteler okunmaz, dergiler birikir, günlük küçük düzenlemeler yapılmaz, ev işleri ihmal edilir. Öğrenci izin verilirse vaktini ders çalışma yerine bilgisayar başında geçirir. Uykusuzluk, yorgunluk bunlara eklenir. İş ve okul başarısı düşer.

4 Nisan 2012 Çarşamba

Bilgisayarın Faydaları


Bilgisayarın Faydaları:

1-Bilgisayar Okuryazarlığı: 
Bilgisayar okuryazarlığı  çağımızda önemli bir beceridir. yakın zamanda yani yaklaşık 10 yıl sonra 2015 li yıllarda  bilgisayar okuryazarlığı olmayan bireylerin   bugünkü  cahil insanlardan hiç bir farkının kalmayacağı öngörülmektedir. 
Şöyle ki Yakın zamanda  haberleşme, ticaret, kamu hizmetleri gibi bir çok temel  işlevler internet ortamına kayacaktır. Bilgisayar okuryazarlığı olmayan bireyler  bu alana kayan hizmet ve işlevlerin cahili olacaklar  ve bu hizmetlerden kendileri doğrudan faydalanamayacaklar ancak  bu okuryazarlığı bulunan  insanlardan faydalanacaklardır. Yani  Askerde okuryazarlığı olmaması nedeni ile mektubunu arkadaşına yazdıran cahil erlerin durumuna düşeceklerdir. 
Aile ortamına alınan bilgisayar  öncelikle  aile üyelerine bu bilgisayar okuryazarlığını kazandıracaktır.
2- Eğitim: 
İnternet ortamı bu gün bir bilgi ortamı haline gelmiştir. Arayıp bulmasını bilenler için internette  bulunmayacak bilgi yok gibidir.  Edebiyat, tarih, matematik, bilgisayar, sanat  dallarında her türlü bilgiye ulaşmak mümkündür.  Çok etkili ve kolay ve ucuz  bir eğitim  aracıdır.
3- Eğlence: 
Bilgisayar  Televizyon, Müzik Seti,  Çeşitli filmleri görsel olarak seyredilebilen, bilgisayar ortamı için hazırlanan yüzlerce oyunun oynanabileceği,  hatta hiç tanımadığınız insanlarla  Kahve  ortamı oluşturarak okey, batak   gibi oyunları oynayabileceğiniz  müthiş bir  eğlence aracıdır.


4- Sanat: 
Resim, Fotoğraf, Film gibi sanat dalları ile uğraşanlar için gerek bilgi gerekse güzel bir uygulama alanıdır.  Örneğin Foto düzenleme programları ile zevkinize göre  fotoğraf ve resimlerle oynayabilir hatta bu ortamda harika resimler yapılabilmektedir.
5- Kendini ifade etme: 
İnternet ortamında çeşitli kişi ve gruplarca oluşturulan serbest form ortamlarına kendi görüşlerinizi yazabilme, bu forumlarda öne sürülen görüşleri paylaşma, muhalefet etme, tartışma suretiyle kişilerin kendini ifade etme imkanı bulunmaktadır. Hatta  kendine özel web sayfası oluşturarak  görüş ve düşüncelerini yayımlama imkanı vardır.

Bilgisayarın İcadı, Tarihçesi ve Dünyanın İlk Bilgisayarı


               Bilgisayar tarihçesine bir göz atarsak, bilgisayar fikrinin çok eskilere dayanmadığını görürüz. Daha 1830′larda Charles Babbage (1792-1871) fark makinesini ve ardından analitik makineyi yapmasıyla hesaplama işlerinin elektro mekanik araçlara yaptırılması vesonuçların elde edilmesi görüşü doğmuştu. Charles Babbage yaptığı bu makineler ile başarılı sonuçlar elde edememesine rağmen, bilgisayarların temelinin onun tarafından atıldığı kabul edilmektedir.
1850 yılında George Boole kendi adıyla anılan ve sadece 1 ve 0 rakamlarının kullanıldığı Boole Cebiri sistemini bularak, bilgisayarların gelişimi üzerinde önemli rol oynamıştır.
1890′da Herman Hollerith tarafından, delikli kartlarla bilgilerin yüklenebildiği ve bu bilgiler üzerinde toplama işlemlerinin yapılabildiği bir elektro mekanik araç geliştirdi. Bu hesaplayıcı ABD’nin 1890 nüfus sayımında başarılı biçimde kullanıldı.
İlk analog bilgisayar 1931 yılında Vannevar Bush tarafından gerçekleştirildi. Buna karşılık, ilk sayısal bilgisayarı George Stibiz 1939′da New York’taki Bell Laboratuvarında üretti. Stibiz ikili sistemi bu makinaya uygulayarak komplex sayılarla aritmetik işlemler yapılmasını sağladı.
Bilgisayarlar konusunda en önemli ve hızlı gelişmelerin 2. Dünya Savaşından sonra başladığı görülüyor. Haward Aitken IBM ile işbirliği yapmak suretiyle 1944′de MARK I’i tamamladı. Bu bilgisayar küçük kapasiteli olmasına rağmen o günün koşullarında büyük bir başarı olarak kabul edildi. MARK I’e bilgiler delikli kartlarla veriliyor ve sonuçlar yine delikli kartlarla alınıyordu.
Bir grup bilim adamı tarafından 1945′de ENIAC isimli bir bilgisayar yapıldı. ENIAC askeri amaçlar için geliştirildi. Radyo lambaları kullanılıyordu ve MARK I’e göre oranla oldukça hızlıydı. Bu bilgisayar ile elektronik bilgisayara geçiş başlamış ve mekanik donanım yerini elektronik devrelere bırakmıştır.

Ticari amaçlarla kullanılabilen ve seri halde üretimi yapılan ilk bilgisayar UNIVAC I oldu. Bu bilgisayarın giriş-çıkış birimleri manyetik bant idi ve bir yazıcıya sahipti. Aynı yıllarda IBM 701 bilgisayarı piyasaya çıktı. Bu bilgisayarın vakum tüplü ve basit biçimde programlanabilen bir yapısı bulunuyordu. IBM firması 1958′den itibaren bilgisayarda vakum tüpleri yerine diot ve transistorları kullanmaya başladı. Buna bağlı olarak daha küçük, hafif ve daha az ısınan bilgisayarlar pazarlandı. Ayrıca bilgi depolama ortamları olarak disk ve tamburlar kullanılmaya başlandı.
1964 yılından itibaren transistorların yerini bütünleşik devrelerin alması bilgisayar alanındaki gelişmelere ivme kazandırmış; daha hızlı, güvenilir ve maliyeti daha ucuz bilgisayarlar üretilmeye başlanmıştır. 1970 yılından itibaren geniş çapta bütünleşik devrelerin kullanılmaya başlanmasının bilgisayar devrimine yeni boyutlar kattığı görülmüştür. Özellikle 1993 yılından itibaren geniş bellekli ve hızlı bilgisayarlar yanı sıra güçlü programlama dilleri ve işletim sistemlerinin ortaya çıktığı dikkatleri çekmektedir. Artık eski bilgisayarlarda kullanılan çekirdek bellek yerine daha ucuz manyetik iç bellekler kullanılmakta ve bilgisayar maliyetleri gün geçtikçe düşmektedir.


Bilgisayarın İcadı


Bilgisayarın İcadı

İnsanoğlunun ilk hesap makinesi abaküstür ve abaküse benzeyen ilk araçlar bundan 3,000 sene önce kullanılmıştır. Otomatik hareketlerden yararlanan ilk toplama makinesini Blaise Pascal geliştirmiştir. Pascal bu makineyi tasarlarken, bir tarafa doğru döndürülen dişli çarkların hareketinden faydalanmıştır. Daha sonra Leibniz aynı prensiple çarpma işlemi de yapabilen bir makine daha geliştirmiştir.
Hesaplamada elektronik sistemin öncüsü İngiliz bilim adamı Charles Babbage’dir. Babbage’nin Analitik Motor adını verdiği cihaz, belli bir programlama içinde hesapları otomatik olarak yapabilmekteydi.
Gerçek anlamda bilgisayarlar, 1941 yılında Berlin’de Kondrad Zuse tarafından geliştirilmiştir. Onun yaptığı bilgisayar, elektron lambalarından oluşuyordu ve aynı yıllarda Business Machines Corporation adlı firmanın yaptığı otomatik bilgisayardan çok daha hızlı çalışıyordu.
1946′da, Amerikalı J. Presper Erchert ve Jn W. Mauchly, yüksek işlem hızına sahip tam elektronik ilk sayısal bilgisayarı geliştirdiler. 17.500 civarında elektron tüpü, 1.500 röle, 70.000 direnç ve 10.000 kondansatörden oluşmuş 30 ton ağırlığındaki bu dev makine, on haneli 5.000 sayıyı bir saniye içinde toplayabiliyordu.
Sonraki yıllarda inanılmaz bir süratle geliştirilen bilgisayarlar, bilgiyi çabuk ve doğru bir şekilde işleme ve saklama özellikleri nedeniyle, kısa sürede günlük hayatın ayrılmaz bir parçası haline geldiler. Bilgi üretimi ve dolaşımı hızlandı. Bu gelişmeler sayesinde, bir toplumun bütün bireylerinin bilgiye kolayca ulaşmaları ve onu tüketmeleri mümkün oldu.
Bilgi toplumunun oluşumunu hızlandıran bu gelişmelerin yanı sıra, basımevlerinden uzay gemilerine kadar hemen bütün makine ve araçların kontrolünü de bilgisayarlar üstlenmeye başladı. Böylece insanlar uzun süre alan ve oldukça karmaşık olan yorucu ve bıktırıcı işlerden kurtuldular.


Okul Öncesi Eğitim Kurumlarını Seçerken. Nelere Dikkat Etmeli?

5 .Okul Öncesi Eğitim Kurumlarını Seçerken. Nelere Dikkat Etmeli?




Okul öncesi eğitim kurumu tek yada iki katlı bahçe içinde müstakil bir binada hizmet vermelidir. Bina iyi ısınmalı aydınlık ve ferah olmalıdır. 

Oyun odaları düz ve geniş bir alan olmalı ve halı kaplanmalıdır. 

Sınıf içinde temel köşeler olmalıdır. (Evcilik, kitap, sanat, blok vb.) 

Materyaller çocukların ulaşabilecekleri yükseklikte olmalıdır. 

Tuvaletler sınıflara yakın olmalı ve çocuk sayısına göre olmalıdır. 

Binanın yerleri kolay temizlenebilen bir malzeme ile kaplı olmalıdır. 

Bahçede oyuncaklar ve top oyunları için düz alanlar olmalıdır.

Öğretmenler okul öncesi eğitim alanında eğitim görmüş, sağlıklı, hoşgörülü, mesleğini seven, hareketli, sabırlı, güler yüzlü, çocuktaki en ufak gelişmeyi görebilen, yeniliklere açık kişiler olmalıdır. 

Her okul öncesi eğitim kurumunun bir eğitim programı olmalıdır. Programlar hazırlanırken çocukların yaşları, gelişim özellikleri ve bireysel farklılıkları göz önüne alınmalıdır. Programların uygulanmasında "yaşayarak öğrenme" ilkesine göre hareket edilmelidir. 

Okul öncesi eğitim kurumunda çocukların konuşma, oyun, resim, müzik, kil, kum, su gibi her türlü geliştirici alışkanlıkları kazanabilmelerine özen gösterilmeli; onların ilkokulda karşılaşacakları görevlere hazır olmalarını sağlayacak ön alıştırmalara yer vermelidir.










Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının İlkeleri Nedir?

4. Okul Öncesi Eğitim Kurumlarının İlkeleri Nedir?




  • Çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal ve dil yönünden yeteneklerine göre gelişmelerini sağlayacak eğitim ortamını sağlamak, 
  • Dilin gelişmesine ve doğru kullanılmasına imkanlar sağlamak, 
  • Öz bakım becerileri (temizlik, giyinme vb.) kazandırmak, 
  • Bedensel becerilerini geliştirmek, 
  • Kendi ayaklarının üzerinde durabilen, bağımsız bir birey olabilmesi için destek olmak,
  • Yaratıcı yönlerini ve ilgi alanlarını ortaya çıkarmak,
  • Oyun oynama ve arkadaşlık ihtiyacını gidermek,
  • Zorunlu eğitime hazırlamak. Bu ilke kesinlikle okuma-yazma öğretimini kapsamamalıdır              http://www.benimyuvam.com/50yazilar.asp?id=5&y=169




3 Nisan 2012 Salı

Okul Öncesi Eğitim Kurumları Nedir?

3.Okul Öncesi Eğitim Kurumları Nedir?
       Günümüzde özellikle büyük kentlerde annenin çalışması, oyun bahçelerinin azlığı gibi nedenlerle küçük çocuğun bakımı, beslenmesi, eğitimi, bilgisi yeterli olmayan kişilerle ya da anneanne ve babaanne tarafından apartman dairelerinde yürütülmeye çalışılmaktadır. Çocuklar evde bu kişiler tarafından ne kadar iyi bakılırsa bakılsın ne kadar çok sevilirse sevilsin; sosyal gelişimini gerçekleştirebileceği arkadaşlara ve oyun ortamına ayrıca evde kendisine sağlanamayan eğitim imkanlarına ulaşmaya ve düzenli bir eğitim programına katılabilmesi için ailenin dışında eğitimcilere ihtiyacı vardır.







Kreş: “3” yaş,
 Anaokulu: “4-5” yaş,
 Ana sınıfı: “6” yaş alanlarını kapsayan çocukların eğitimi amacıyla örgün eğitim yapılan kurumlardır.




http://www.rshm.gov.tr/kres/okul_oncesi.html
http://www.benimyuvam.com/50yazilar.asp?id=5&y=169

28 Mart 2012 Çarşamba

Okul Öncesi Eğitimin Önemi Nedir?

2. Okul Öncesi Eğitimin Önemi Nedir?


     17 yaşına kadar olan zihinsel gelişimin yüzde 50 sinin 4 yaşına kadar, yüzde 30 unun 4 yaşından 8 yaşına kadar, yüzde 20 sinin ise 8-17 yaşlarında elde edildiğini düşünürsek, 0-6 yaşlar için, çocuğun gelişiminin hızla yönlendiği yıllar diyebiliriz. Bu yıllarda temeli atılan beden sağlığının ve kişilik yapısının ileri yaşlarda aynı yönde gelişme şansı çok yüksektir. Bu yüzden çocuğun sağlıklı bir birey olması açısından okul öncesi eğitime önem verilmelidir. Ayrıca çocuğun okul öncesi yıllarda aldığı eğitim ve kazandığı deneyimlerin, ileriki yaşlarındaki öğrenme yeteneği ve akademik başarısıyla ilişkisi olduğu gözlenmiştir. 
0-6 yaş arası çocuğun hızla yönlendiği kritik yıllardır. Bu yıllarda temeli atılan beden sağlığı ve kişilik yapısını ileri yaşlarda yön değiştirmekten daha çok aynı yönde gelişmesi şansı çok yüksektir. Uzun yıllara dayalı araştırmalarla çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük kısmının yetişkinlikte bireyin kişili yapısını tavır alışkanlık inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiği görülmüştür.




http://www.benimyuvam.com/50yazilar.asp?id=5&y=169.
http://www.rshm.gov.tr/kres/okul_oncesi.html
  adresinden alınmıştır.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM NEDİR?

1. Okul Öncesi Eğitim Nedir?

      Okul Öncesi Eğitimi, doğumdan, zorunlu eğitim yaşına kadar, çocukların gelişim özellikleri, bireysel farklılıkları ve yetenekleri göz önüne alınarak, çocukların sağlıklı bir biçimde fiziksel, duygusal, dil, sosyal ve zihinsel yönden gelişimlerini sağlayıcı, olumlu kişilik temellerinin atıldığı, yaratıcı yönlerinin ortaya çıkarıldığı, çocukların kendilerine güven duymalarının sağlandığı, ebeveyn ve eğitimcilerin etkin olduğu sistemli bir eğitim diye tanımlayabiliriz.
 Doğumdan ilkokulun başlangıcına kadar olan çocukluk yıllarını içine alan bu yaş çocukların bireysel özelliklerine ve gelişimsel düzeylerine uygun zengin-uyarıcı çevre olanaklarını sağlayan onların tüm gelişimlerini toplumun kültürel değerleri ve özellikler doğrultusunda en iyi biçimde yönlendiren eğitim sürecidir.


http://www.benimyuvam.com/50yazilar.asp?id=5&y=169 adresinden alınmıştır.